Birkaç sene önce Dijital koçluk tanımını duyduğum zaman yadırgamıştım. Hatta böyle bir şey olmaz, olursa da etkili sonuç vermez diye düşünmüştüm.
Çünkü koçluk, benim için insanların yaşamlarına dokunduğumuz ve aynı mekânda yapılması gereken bir uygulamaydı. Her şeyden önemlisi biz insanların yaşamlarına dokunuyorduk. Araya mesafe girdiğinde nasıl dokunacaktık?
Ben misafirperverliğin çok önemsendiği bir toplumda büyüdüm. Bizde yakın iletişim önemlidir. Bir şirkete koçluğa gitmektense online yapalım demek nasıl mümkün olabilirdi ki? Zaten en başta patronları bunu kabul etmez, para ödüyoruz, gelin burada ofiste yapın derdi.
Aradan zaman geçtikçe rafa kaldırdığım bu düşüncemle ilgili, önyargılarımla hareket ettiğimi anladım. Uzak durduğum bu kavrama zaman içinde biraz daha sıcak bakmaya başlamıştım.
Çünkü insanlar ve dünya baş döndürücü bir hızla gelişiyor, değişiyordu. Özellikle Z kuşağının, doğrudan teknolojinin içine doğmasıyla birlikte her şey çok hız kazanmıştı. Bu durumu önceki kuşaklar da net olarak görüyor ve özellikle kurumların gelişiminde hızın önemini ve vakit kaybının getirdiği zararları fark ediyorlardı.
İnsanlar hızlı tüketiyor, her şeye bir an önce ulaşmak istiyor. Artık hiç kimse bilgiye ulaşmak için aylarca, yıllarca beklemek istemiyor. Onu bir an önce edinip, uygulayıp gelişmek ve geliştirmek istiyor ki aslına bakarsanız ben de öyleyim.
O halde neydi beni engelleyen? Neden böyle düşünüyordum? Neden uzaktan dokunmamın mümkün olmadığını düşünmüştüm. Çünkü bu bir fiziksel dokunma değildi. Bu karşımdakinin değerlerine, güçlü yönlerine dokunabilmekti. Onun istediği gelişim ve değişime ayna tutabilmekti. Dijital bir ayna olunamaz mıydı?
Zamandan ve mekândan bağımsız olma çoğumuzun arzu ettiği bir özgürlük. Teknoloji karıştırmak için değil, daha kolaylaştırmak için var. O halde neden bu güçlü enstrümandan faydalanmayalım.
Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar daha yoğun bir stres altındalar. Trafik, telaş, zaman kısıtlamaları o insanların sağlıklı üretimlerini engelleyen en önemli etkenler. Bizim görevimiz ise onlara sağlıklı üretmeleri, arzu ettikleri değişim ve gelişime ulaşabilmeleri için destek olmak. O halde stres yaratan her şeyi örneğin zaman ve mekân baskısını ortadan kaldırabilirsek onlarla çok daha verimli beraberlik ve çalışmalar ortaya koyabilirdik.
İşte tüm bu düşüncelerden hareketle dijital platformların, çalışanlar için sözünü ettiğim tüm bu engelleri ortadan kaldıran ve zamanı etkin kullanmaya yardımcı olan bir yapı olduğunu anladım.
Ve gördüm ki aslında bu tip çalışmalar, zaman kısıtı olan, seyahat eden, hızlı gelişime ayak uydurmuş kişi ve şirketlerin aradığı şeyler. Yeni jenerasyon teknolojik altyapılar ölçme, değerlendirme ve maliyet açısından şirketlere çok uygun hizmet sunan yapılardır.
Özellikle liderlik çalışmalarında geleneksel koçlukla ya da eğitimlerle sunamayacağımız kadar geniş bir yelpazede bilgi, belge, araç uygulama sunabildiğimiz sağlam yapılardır. Bilmeyenler için şunu özellikle belirtmek isterim ki dijital koçluk bir Skype veya whatsapp sohbeti değil, danışana liderlik gelişiminde sunulan çok geniş ve çok derin bir donanımdır.
Çalışanların temel becerilerini arttıran, güçlendirmeye yönelik, süregelen gelişimlerini ileri taşıyan, yaratıcılıklarını ve morallerini yükselten bir yapı. Sağlanan altyapı ile kısa ve etkili birebir video koçluk görüşmeleri, katılımcının hedefleri ile ilgili mikro görevlerin atanması ve sürecin takibi gibi imkanları ile yeni jenerasyonun en etkili koçluk platformu.
Uzaktan dokunabilmek ancak böyle olur.
Comentários